Kırk gün yemek yemediğimiz de, vücudumuz açlığa alışıp artık yemek istesek te yemeği kabul etmiyor ve tekrardan yemek yeme alışkanlığı kazanmanızın yüzde olasılığı imkansıza yakın!
Kırk ta kırk;
Kırk rakamını vurgulamak için üstüne bir ekler, daha iyi vurgulamak için buçuğu da yapıştırır; “kırk bir buçuk kere maşallah deriz.”
Kırk rakamı, değişim için de çok önemlidir:
Öncelikle, değişim ve sürecinden kısaca bahsedelim:
Değişim o kadar kolay degildir.
Kendi içinde kendinizi doğuruyormuşcasına doğum sancısını andıran çok sancılı bir süreçtir.
Kendi içinizde kendinizi doğurdunuz doğurdunuz; doğuramazsanız, kendi içinizde kendinizi kalbiniz ve beyninizdeki şişkinle değistiremediğiniz kendi kendinizle, esas güc ve değer olan kendinizin farkında olmadan gezer dolaşırsınız.
Ufak bir tüyo olsa da değişimin nasıl olacağını kısaca anlatmaya çalışayım:
Öncelikle, objektif bakış açısıyla subjektif eksikliklerini belirlemeniz lazım.
Bu eksiklikleri gidermek için çözüm yolları belirlemek,
Bu çözüm yolları arasında en makul olan veya olanlardan biri seçilir.
Seçilen çozüm yolu başarılı olmazsa diğer makul olan yol seçilir.
Gerçekten değişimde samimiysek;
döngü, seçilen çözüm yollarından biri başarılı oluncaya kadar devam eder gider.
İlk çözüm yolundan itibaren, alışık olan davranış kalıplarının alışkanlıklarına, bu alişkanlikların düşünce tarzına, düşünce tarzıyla oluşan sabitlenmiş doğrularına karşı ağır bir dirençle karşılaşılır.
Bunları aştın değişimi başardın, başardın; başaramazsan değişimi yapmaya çalışmaya yapıyormuş muş gibi yapıp; en azından uğraşıp ta uğraştım ama yapamamadım demenin verdiği minimal rahatlıkla yukarıda da anlattığım gibi şiş kalp ve beyinle toprağın altını boylarsın.
Rakamları hic sevemsem de, değişimde kırk rakamı çok önemlidir.
Değişim de yaş haddi 40'tır.
Kırk yaşına kadar biri adam olamamışsan bundan sonra da adam olamaz.
40 Kamil olma yaşıdır.
Bunları yazarken; babamın bana kızdığında, “adam, kamil olamadın” sözünü hatırladım.
Bu ifadeler, ben gibi ellisini geçip adam olamamış, kamil olamamışlar için ümit ve kalp kırıcı olsa da yukarıdaki iki saptama malesef doğru!
Ama gene de umudu kırmamak lazım; mecburen de olsa artık diğer kırkı bekleyeceğiz.
Bakın kırk yaşının önemi Ayet ile de sabit:
(Ahkaf, 46/15) Ayeti
“Nihayet insan, gücünü kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince” ayetinden, insanın ruhsal olgunluğuna 40 yaşında erdiği anlaşılır
Ayrıca;
Peygamberimiz 40 yaşında Peygamber olmuştur.
Hazreti Ebubekir 38 yaşında Müslüman olmuş. En büyük duası 40 yaşında kabul olmuş; akrabalarının Müslüman olması için yaptığı duası gerçekleşmiştir.
40 yaşı, olumlu değişimler için değil; olumsuz değişiklikler için de önemlidir;
Sizi bilmem de, doktora gitmesini pek sevmeyen ben, “40 yaşını geçmişsin kısa aralıklarla kontrole gelmelisin” hoşuma gitmeyen yaşımın verdiği arızaları yüzüme söylendigi birkaç doktordan duymuşumdur.
Çoğunu da duymazlığa geçmişimdir!
“Vücudun deforme yaş sınırı da kırk mıdır?”
diye sorusu geliyor insanın aklına.
Kırk yaş ve deforme sınırı deyince aklıma kartallar geldi.
Kartallar 70 yıl yaşar; 40 yaşına geldiğinde, avına doğru uçmaya yarayan kanatlarında tüyler uzar, uçmasını zorlaştırır, avını yakaladığı pençeleri parçaladığı gagası eğrilir.
Karga için büyük ve zorlu alternatifi olmayan tek seçeneğin zamanıdır.
Ya bu halde kalıp avlanamadığında aç kalarak ölmek,
Ya da, kendi kendine çok büyük acılar çektirerek;
Yüksek bir yere çıkıp, gagasına kayalara vura vura kırıp çıkartıp, çıkan gagayla pençe tırnaklarını çıkartmak, tüylerini yolmak, ve yenilerinin çıkmasını beklemek.
Bu süreçte tam beş ay yani 150 gün demek.
Ama, kartal bu zorlu süreci geçtiğinde ise gelişimini tamamlamış, muhtaçlık kurtulmuş, tekrar kartal olmuş; tekrardan kartal gibi kartal olarak ta ömrünü uzatmıştır.
Bu acıyı tasavvur etmek için, eğrilen büğrülen buruşan yerlerinizi dağa taşa giderek kendiniz yormayın ev duvarına tak tak vurduğunuzu düşünün.
Ne garip değil mi şu 40 yaş!
Kartal, ne garip ki bu süreci önceden yaşayayım kurtulayı diye otuz beşinde; ne de, oramı buramı kırıp-yolacağım şimdi ne gereği var erteleyeyim diyerek kırk beşinde yaşayabilir.
Mecburen kırkında olacak!
Bu yazdıklarımı yazdığım cümleyi tehditkar bir mecburiyet olarak algılamayın; ama, illa “tehditkar mecburiyet kokan” bir cümle de var mı derseniz, kırk yaş ile ilgili yok, buyrun kırk yaşına hemen sonrası için tehditkar bir cümle de var
Aha buyrun:
“Kırkından sonra azanı teneşir paklar.”
Demek ki, kırka girdim değiştim oh kurtuldum demek yokmuş; kendimizi teneşirin paklama kabiliyetine bırakmak istemiyorsak kırkından sonrası için de dikkat edip olumsuz yönde değişmemek gerekiyormuş.
Sizi bilmem de benim için sorun yok; ben, Kırkından sonra değil ellisinden sonrayım!
Değişim için en doğru tercihleri yapmanız değişim esnasında kartallar bir gibi dirayetli olmanız; teneşire fazla iş çıkarmamak, çıkaracaksanız da teneşirden uzak olmanız dileğiyle;
Sağlık, huzur ve saygıyla kalın!
BARIN Hasan Alioĝlu
Tarihçi, Araştırmacı Gazeteci